Tuz Gölü
Tuz Gölü
Tuz Gölü, Türkiye'nin İç Anadolu Bölgesi'nde Ankara, Konya ve Aksaray illerinin sınırının kesiştiği yerde yer alan tuz gölüdür. Türkiye'nin tuz ihtiyacının %40'ı bu gölden sağlanır. Tuz Gölü'nde tuz, meteorolojik suların yer altına süzülerek daha önce oluşmuş tuz domlarını eritmesi ve tektonik hatlar boyunca yüzeye taşımasıyla oluşmaktadır.
Türkiye'nin yüzölçümü bakımından ikinci büyük gölü olan Tuz Gölü, çevresindeki platolar arasına gömülmüş bulunan geniş bir tektonik çukurluğun en derin yerindedir. Bu çukurluk Neojen'de tektonik hareketlerle oluşmuştur. Tuz Gölü'nün içinde bulunduğu çukurluk doğu, batı ve güneyden faylarla çevrilidir. Kuvaterner'de, daha az yağışlı iklim koşullarında gölün yüzölçümü küçülmüştür. Zamanla daha da küçülen göl, günümüzdeki durumuna kavuşmuştur.
Özellikleri
Yağış alanı 11.900 km² olan Tuz Gölü, dışarıya akıntısı olmayan kapalı havza gölüdür. Yağış alanının genişliğine rağmen beslenme kaynakları zayıftır. Bölge yılda ortalama 324 mm/m² yağış ile Türkiye'nin en az yağış düşen alanlarındandır[3]. Göle su getiren akarsular, yazın suları iyice azalan ya da tamamen kuruyan derelerdir. Bunlar Şereflikoçhisar'dan gelen Peçenek Çayı, Aksaray'dan gelen Melendiz Çayı, güneyden ve batıdan gelen İnsuyu, Karasu, Kırkdelik çaylarıdır. Bunlardan başka Beyşehir Gölünün fazla sularını Konya'nın atık sularıyla beraber Tuz Gölü'ne boşaltan DSİ tahliye kanalı da Tuz Gölü'nün su seviyesinin yükselmesine sebep olmaktadır. Gölün ortalama su seviyesi 40 cm civarında, yağışın arttığı mayıs ayında ise yaklaşık 110 cm'dir. Ağustos ayında göl büyük ölçüde kurur. Tuz oranının fazla oluşu, buharlaşma sonucunda göl sahasının büyük kısmında her yıl yenilenen 10–30 cm.lik tuz tortulaşmasına neden olmaktadır. Yaz sonlarına doğru Kaldırım Tuzlası ile karşı kıyı arasında yürümek mümkündür. Bu mevsimde tuzluluk oranı binde 329 gibi dikkat çekici bir orana erişmektedir. Kimyasal bileşim itibarıyla burada mutfak tuzu (sodyum klorür) karakterinde bir tuzluluk hakimdir ve sodyum klorür oranı, magnezyum klorür ve sodyum sülfat oranlarından yüksektir.
Göldeki tuz birikmesi çeşitli faktörlere bağlı bulunmaktadır. Çevrede jips ve tuz tabakaları içeren Oligosen formasyonunun bulunuşu gölün tuzlaşmasında önemli bir rol oynamıştır. Fakat gölün tabanındaki kaynaklardan da tuzlu sular geldiği tespit edilmiştir. Gölün sığ oluşu ve buharlaşmanın şiddetli oluşu tuz birikmesinin diğer faktörleridir. Yazın buharlaşma sonucu tortulanan tuz tabakası makinalarla kazılıp tuzlalarda toplanır. Kaldırım, Kayacık ve Yavşan tuzlaları adı verilen bu tuzlalar önceleri Tekel tarafından işletilirken 2005 yılında özelleştirilmiştir. 2011 yılında ise 10 tuzla sahası da ihale ile satışa sunulmuş, bunların 8 i alıcı bulmuştur.Tuz Gölü'nden elde edilen tuzu yıkayıp öğüten tuz fabrikaları Şereflikoçhisar ekonomisinin belkemiğini oluşturmaktadır. Tuz Gölü ve çevresi 2001 yılında özel koruma alanı ilan edilmiştir. Tuz Gölü ve çevresi Phoenicopterus rubber olarak adlandırılan flamingo kolonilerinin ana üreme bölgeleridir. "Anser albifrons" adı verilen Sakarca kazının da ikinci büyük üreme merkezidir.
Doğal yapı
Kışın kapladığı çok geniş su alanı su kuşları için önemli bir kışlama alanı oluşturmaktadır. Tuzlu ortamlara uyum sağlamış olan flamingo, kılıçgaga, angıt ve benzeri kuşların yanı sıra yağmurcunlar, turnalar, yaban kazları ve yaban ördekleri gölde büyük topluluklar halinde yaşamaktadır. Göl çevresinin nispeten ıssız oluşu nedeniyle kuşlar, etraftaki su birikintilerinde, meralarda ve ekili alanlarda rahatça beslenmekte, kışın en soğuk günlerinde dahi donmayan göl sularında yüzebilmektedir. İlkbaharda göl içinde oluşan adalar ve bataklıklar Bataklık Kırlangıcı (Glareola prantincola), Suna (Tadorna tadorna), Angıt (Tadorna ferruginea), Çamurcun (Anas crecca), Kılıçgaga (Recurvirostra avocetta), Kocagöz (Burhinus oedicnemus) ve martı türlerinin (Larus sp.) kuluçka yapmalarına imkân sağlamaktadır. Bölgede tuzcul stepler ve endemik türlerden oluşan ekolojik açıdan hassas bitki toplulukları bulunmaktadır. Bir ekosistem bütünlüğü arz eden Tuz Gölü ve yakın ilişkide olan çevresindeki göller (Tersakan Gölü, Düden Gölü, Bolluk Gölü, Eşmekaya Gölü, Köpek Gölü, Akgöl) sayısız kuş türü ve özellikle Avrupa'da nesli tükenmekte olan flamingolar (Phoenicopterus ruber) için yaşam alanı niteliğindedir. Tuz Gölü, flamingoların ülkemizdeki en önemli kuluçka alanı olup, gölün orta kesimlerinde her biri 5-6 bin yuvadan oluşan dev kuluçka kolonileri bulunmaktadır.
Tuz Gölü, Aksaray Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Semih Ekercin tarafından yapılan bir çalışmaya göre, 1915 yılından beri %85 oranında küçülmüştür.
Buz mavisi rengiyle bilinen Tuz Gölü'nün güneybatı kıyılarının kızıl renge boyanmasının nedenini araştıran bilim adamları, renk değişikliğine toplu iğne ucunun binde biri büyüklüğündeki dunaliella salina adı verilen bir tür su yosununun (alg) neden olduğunu belirledi.
Oluşumu ve jeolojik yapısı
Oluşumu
Tuz Gölü Alt Havzası’nda Subsidans Üst Senoniyen-Alt Orta Eosen süresince meydana gelmiş ve bunu üst Eosen’de başlayan ve Oligosen sonlarına kadar devam eden regresyon takip etmiştir. Üst Senoniyen-Alt Orta Eosen süresince Tuz Gölü Alt Havzası, Haymana mıntıkasıyla kuzeye doğru tek ve devamlı bir depresyon oluşturmuştur. Orta Eosen Nummulitik kireçtaşlarının depolanmasından sonra yükselen Haymana Havzası, Tuz Gölü Havzası’nı Karacadağ yükseliminin doğu kenarı boyunca uzanan bir fay zonu ile ayırmıştır.
Tuz Gölü’nün kuzey-kuzeydoğu Çankırı havzasıyla bağlantısı, Pliyosen devrinde meydana gelmiş ve göl havzasının kuzey-batı ve kuzey-doğu fay zonlarıyla sınırlanmış bir graben halini aldığı Orta Eosen-Oligosen boyunca devam etmiştir. Oligosen sonları veya Miyosen dönemde meydana gelen esas deformasyondan sonra Neojen dönem esnasında yer yer depolanma havzaları oluşmuş ve bu havzalarda değişik kalınlıktaki volkaniklerle göl kireç taşları dahil karasal çökeller birikmiştir. Tuz Gölü Havzası, Piliyosen’deki son Alpin kompresyonel hareketlerden çok az etkilenmiştir. Neojende meydana gelen ve Piliyosen’e kadar devam eden tansiyonel hareketler, tarihi devirlere kadar uzanan volkanik faaliyetlere sebep olmuştur.[5]
Jeolojik yapısı
Tuz Gölü’nün kendine özgü bir jeolojik yapıya sahip olduğu söylenebilir. Gölün jeolojik yapısında 1.000 metre sürekli devam eden ve değişik yoğunluklarda bir tuz katmanı yer almaktadır. Bu katman, göl civarındaki tuz üretiminin sürekliliğini sağlamakta, diğer bir ifade ile bölgedeki tuz sanayinin ticari ömrünü uzatmaktadır.
Tuz Gölü Havzası’nda yaşı Üst Kretase’dan günümüze kadar değişen 10 km kalınlığında istiflenme söz konusudur. Havzanın derin kısımlarında genel olarak fliş karakterli ve birbirleriyle düşey ve yanal yönde ilişkide bulunan şeyl, kumtaşı, çakıl taşı ve kireç taşı gibi birimler çökelirken, kenar kısımlarında yer alan karasal ve sığ denizel birimlerin de çökeldiği araştırmacılar tarafından ortaya konulmuştur
Sığ denizel ve karasal ortamlarda yüksek enerji ürünü olan konglamera ve kum taşları çökelmiş, sakin dönemlerde şeyl, kireç taşı, jips ve anhidritler oluşmuştur. Tuz Gölü Havzası’nın kuzey ve kuzeydoğusundaki temel kayaç birimlerini, Temirözü, Mollaresul formasyonlarını ve Ankara karmaşığı ile Kırşehir kristalin kompleksine ait birimler, batı ve güneybatıdakileri ise düşük dereceli metamorfitler oluşturmaktadır.
Yıllara göre tuz gölünün içler acısı durumu.
Bugün harekete geçemez isek yarın çok geç.